Bu yazıyı 4 dakika 28 saniyede okuyabilirsiniz.
Son zamanlarda en çok konuşulan kavramlardan biri, atıksız yaşamak. İşe mutfaktan başlayalım.
Atıksız yaşam, aslında zor değil, her şey bizim kararlarımızla başlıyor. Daha az atmak, daha az çöp üretmekle mesela… Planlı olmak, ambalajsız ürünleri tercih etmek, evde çöplerimizi geri dönüşüm için ayırmak yapabileceklerimizden birkaçı.
Atıksız yaşamaya başlarken, ne kadar çöp attığınızı, çöplerinizin neler olduğuna dikkat etmekle başlayabilirsiniz. Bu bir ilk adım. Sonrası, yavaş yavaş atacağınız küçük ama önemli adımlar. Yaşam alanlarınızı gözden geçirerek, nelerin birden fazlası olduğunu tespit edebilirsiniz.
Atıksız yaşamın bir yanı da el becerilerinizi, evinizdeki, mutfağınızdaki her şeye başka bir gözle bakmaya sizi teşvik etmesi. Evde hardal yapmayı, yoğurt mayalamayı, bir şeyi birden fazla şekilde kullanmayı, kendinize yetmeyi, az almayı öğrendikçe, atıksız yaşam sizi içine doğru çekiyor.
Elbette özellikle Amerika ve Avrupa ülkelerinde toptan alışveriş yapmanızı sağlayan yeni nesil marketlerin olması atıksız yaşamı kolaylaştıran etkenlerden biri. Elinizde kavanozunuzla gidip, ihtiyacınız kadar alabileceğiniz bu marketlerin sayısı giderek artıyor. Bu konuda bir yazı Ruhun Doysun’da da var…
Atıksız yaşamak, daha az tüketmenizi sağlıyor. Evdeki alanları daha iyi kullanmanızı, tasarruf etmenizi, dünyaya faydalı olmanızı kolaylaştırıyor.
Béa Johnson, Atıksız Ev adlı kitabında, atıksız yaşama adım atmak isteyenler için mutfaktan başlayarak hayatın her alanına uzanan çözüm önerileri sunuyor.
Her bir aşamayı 5 R’den oluşan bir listeyle özetliyor: Refuse, Reduce, Reuse, Recycle, Rot. Yani,
Diren, Düşür, Değerlendir, Dönüştür, Doğaya geri ver.
1. Diren
İlk adım, ihtiyacınız olmayan bir şeyleri almaya direnmek. Direnmek sözcüğünü seçmemizin nedeni, bunlarla etrafımızın düpedüz sarılı olması. Kozmetik alışverişindeki deneme ürünlerinden tutun da, pipetlere, pet şişelere, market poşetlerinden broşürlere kadar aslında hiç ihtiyacımız olmayan nesneleri almamakla başlayabiliriz.
2. Düşür
İkinci adım ise tüketimi azaltmak. Bugüne kadar aldığınız ve bugünden itibaren satın alacağınız her şey üzerine biraz düşünmekle başlayabilirsiniz. Kaç kere kullandınız, kaç kere kullanacaksınız, kullanmayacaksanız bağışlayabilir misiniz? Başka birinin işine yarar mı? Buna ihtiyacınız var mı? Hepimizin evinde ihtiyacımız olmayacak kadar çok eşya var. Şöyle bir bakınca, ayıklamak zor değil.
3. Değerlendir
Değerlendirmenin pek çok tarafı var. Örneğin evinizde mutlaka bir bez çanta veya file vardır. Bunları çantanızın bir köşesine koyabilirseniz, alışverişe çıktığınızda kullanabilirsiniz. Her seferinde yeni bir streç film yerine cam kutular, kavanozlarda saklayabilirsiniz. Plastik damacanaları cam şişeler, mataralarla değiştirebilirsiniz. İkinci ele bir şans verebilirsiniz. Şarj edilebilir, doldurulabilir ürünler almaya dikkat edebilirsiniz. Tamir etmek, yeniden düşünmek, ihtiyacınız olmayanı geri vermek gibi adımlar da değerlendirme adımının içinde.
4. Dönüştür
Burada da biraz baştan almak gerekiyor. Doğru ve bilinçli alışveriş, geri dönüştürülebilir malzemelere izin veriyor. Cam, tekstil, pil, kağıt… Aldığınız her şeyin üzerinde geri dönüştürülüp dönüştürülemediği yazıyor. Pek çok şehirde, sokaklarda cam, kağıt, pil, plastik gibi malzemeleri geri dönüştürmek için ayrılmış konteynerlar var. Doğaya saygı duymak, yeniden kullanmak konusunda yükselen bilinç, giderek bu tür geri dönüşüm konteynerlarının yaygınlaşmasını sağlıyor. Kullanmadığınız kıyafetleri geri dönüşüme gönderen konteynerlar da mevcut. Bulunduğunuz şehrin veya semtin belediyesiyle görüşerek katkıda bulunabilirsiniz.
5. Doğaya geri ver
Kompost, organik malzemeleri doğaya geri vermenizi sağlayan bir yöntem. Ruhun Doysun’da daha önce bu konuya değinmiştik. Sadece meyve, sebzelerin kabukları, saplarını değil, yumurta kabuklarını, pamuklu kumaşları, peçeteleri, pamukları, kahveden kalanları da kullanabilirsiniz.
MUTFAK
Limon sıkacakları, rendeler, plastik kaplar, birkaç kek kalıbı, tepsiler… Mutfaklarımız aslında yılda bir, iki kez kullandığımız gereçlerle dolu. Sormamız gereken sorular:
- Kullanılabilir durumda mı?
- Tamir edince kullanılabilir olacak mı? Satabilir ya da bağışlayabilirsiniz.
- Düzenli olarak kullanıyor musunuz? Geçen ay kullandınız mı? Bir ay içinde kullanmazsanız, vedalaşın.
- Aynısından bir tane daha var mı? En sevdiğiniz hangisi? Seçin, diğerini ihtiyacı olan birine verin.
- Ailenizin sağlığını tehlikeye atıyor mu? Örneğin, teflon, alüminyum veya plastik mi?
- Hediye gelmiş ama suçluluk duygusu yüzünden mi saklıyorsunuz? Hediyeyi beğenmediyseniz, beğenebilecek başka birine hediye edin.
- Gerçekten ihtiyacınız var mı ve kullanıyor musunuz, yoksa “Herkeste var diye mi aldım?” diye sorun kendinize.
- Bunu temizleyerek harcayacağınız zamana değer mi?
- Bu alanı başka bir şey için kullanabilir misiniz?
Bırakmaktan, ona veda etmekten korkmayın.
Ya ilerde kullanırsam endişesi bunun bir parçası. Mutlaka özlediğiniz bir eşya olacak, büyük bir değişim için küçük bir fedakarlık olarak görmekte fayda var.
İyi bir bıçak, sarımsak ezici, sebze doğrayıcısı, sebze soyacağı gibi aletlerden sizi kurtarır. Sebze kurutucu yerine mutfak bezleri yardımınıza koşabilir. Hamur açanların birçok oklavası vardır, aslında bir tanesi yeterli değil midir?
Kağıt havlularının yerine yıkanabilir mutfak bezleri alabilirsiniz. Yüzlerce plastik şişe yerine ailenin her ferdi için bir matara veya cam şişe edinebilirsiniz. Poşet çay yerine kuru çay kullanabilirsiniz.
Yumurta kabukları, yumurta kartonları, kahve filtreleri, kibritler, kürdanlar, kağıt peçeteler, gıda artıklarının kompost için kullanabileceğiniz malzemeler olduğunu unutmayın.
Gelelim mutfak alışverişine…
Marketten sebze meyve alıyorsanız, istemeseniz de elinize beyaz şeffaf poşetleri tutuşturuyorlar, halbuki pazara filenizi götürebilirsiniz.
Eğer atıksız yaşamaya karar verirseniz, biraz çabayla mümkün. Evet, kolay değil. Marketten gidip ihtiyacınız olan her şeyi aldığınızda evinizde oluşan plastik ve ambalajlardan oluşan çöp yığınını bir düşünün.
Yurt dışında pek çok ülkede artık sütü, peyniri, evinizdeki kabı götürerek alabildiğiniz marketler var. Kendi şişenizi götürerek sütünüzü, kavanozunuzu götürerek peynirinizi, deterjanınızı, şampuanınızı alabileceğiniz bu marketler henüz Türkiye’de yok. Ama şehirlerin büyük çarşılarında bu şekilde alışveriş yapılabilen dükkanlar. Mesela Mısır Çarşısı… Sütü ve yumurtayı civarınızdaki çiftliklerden alabilirsiniz. Birkaç aile bir araya gelerek büyük miktarlarda satın alabilir, bölüşebilirsiniz. Kendiniz yetiştirebilirsiniz bazı şeyleri.
Tüm alışverişinizi aynı gün yapmak zorunda değilsiniz. Günlere bölerek, günlük hayatınızdaki rota üzerindeki alışveriş yapabileceğiniz noktaları tespit ederek işe başlayabilirsiniz.
Haftalık yemek planı yaparsanız atıksız yaşamak çok daha kolay.
Örneğin pazartesileri makarna günü, salıları sebze günü, çarşambaları hamurlu tarifler, perşembeleri sandviç, salata, cumaları balık, cumartesileri et, pazarları bakliyat pişirebilirsiniz. Sıralama tamamen size kalmış.
Atıksız yaşamın bir yolu da besinleri değerlendirmek. Örneğin:
Tamamını kullanmak, sapları, kökleri değerlendirmek;
Çorbaya dönüştürmek;
Yoğurttan peynir yapmak;
Kalan sebzeleri başka bir yemekte değerlendirmek, fırınlamak, turşusunu kurmak, buzluğa kaldırmak, mücvere katmak, meyve suyu yapmak, et suyu, tavuk suyuna kullanmak.
Bunlar Ruhun Doysun takipçilerinin iyi bildiği alışkanlıklar. Zero Waste kitabında da Johnson bu yöntemlerden sık sık söz ediyor ve kısaca şöyle diyor:
- Ambalajlı gıdaya diren
- Mutfak malzemelerini ayır
- Alışveriş düzenini değiştir, kalan gıdaları değerlendir
- Dönüştür
- Kompost yap