Bu yazıyı 2 dakika 27 saniyede okuyabilirsiniz.
Ne şanslıyız aslında, her şeyin şifası doğada… Bakımımız ve güzelliğimiz için aradığımız etkili ürünler en saf, en tabii halleriyle topraktan fışkırıyor.
Esansiyel yağların botanik özelliklerinin keşfedilmesi Antik Mısır’a uzanıyor. Günümüze gelince, eczacılık ve kimya sektörlerindeki gelişmeler, doğal içeriklerin elverişli bir şekilde kullanılmasına olanak verdi. Birçok bitki, çiçek özü ve yağda bulunan doğal koruyucular, onarıcı özellikleriyle fayda sağlıyor. Hazır doğal ve güvenli kozmetik ürünleri konusunda bilinçlenmeye başlamışken, yaşam alanlarımızı olduğu gibi bizi de güzelleştiren çiçekleri daha yakından tanıyalım mı?
Çiçeklerin bakım gücünden faydalanmanın en hızlı yolu, satın aldığımız ürünlerin içeriklerinde “ana içerik” olarak çiçek yağı veya özü aramak.
Kalendula: Papatya ailesine ait olan Kalendula çiçeği, Güneybatı Asya, Batı Avrupa ve Akdeniz’in bazı bölgelerinde yetişiyor. Cildi “forma sokan” etkisiyle bu çiçek cildi rahatlatıyor, koruyor, sağlıklı ve esnek kalmasını sağlıyor. Kırmızılıkları azaltarak cildi iyileştiriyor.
Papatya: Göz torbalarını gidermek için papatyaya güvenin! Tarihe bakılacak olursa, papatyanın iyileştirici, süper güç olarak yaygın bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. Sağlıklı saç derisi ve saçlar için önemli bir botanik cevher olduğunu söyleyebiliriz. Saç rengini açmak için kullanmaz mıydık?
Hibisküs: Geleneksel Ayurvedik Hint tıbbında önemli bir yere sahip olan Hibisküs çiçeği, eskiden saçların hacimli uzaması için kullanılırdı. İçerdiği yüksek miktarda polisakkarit, kuru, zarar görmüş saçların nemi tutarak iyileşmesini sağlıyor. Saç derisini besliyor ve yumuşatıyor, doğal saç renginin korumasını sağlıyor.
Lavanta: Aromaterapi dünyasında sarsılmaz bir yeri olan lavantayı belirgin, temiz ve canlandırıcı kokusuyla bilir, severiz. Kişinin duygusal ve fiziksel sağlığını pozitif yönde etkileyen lavanta çiçeğinin kullanımı özellikle parfümlerde ve vücut bakım ürünlerinde yaygın. Ayrıca Alopesi hastalığının (saç dökülmesi) tedavisinde de oldukça etkili.
Ayçiçeği: Tohumlarından elde edilen yağ yüksek miktarda E vitamini, sterol ve skualen içeriyor, yani cilt için besleyici bir kaynak. Hücre yenilenmesi sağladığı için ciltteki yara izleri, kırışıklıklar, yanıklar ve çatlaklar için kullanılması öneriliyor.
Gül: Parfüm dünyasının yıldızı gül var sırada. Antik Yunanlılar ve Romalılar yapraklarından, yağından, suyundan faydalanır; parfüm olarak ve çamaşırları tazelemek için kullanırlardı. Güllerin cildi dolgunlaştırdığına, ton eşitliği sağladığına ve aydınlık bir görünüme kavuşturduğuna inanırlardı. Antioksidan özelliğe sahip olan gül özü, serbest radikallerin verdiği zarara karşı koruma sağlıyor. Yüksek oranda C vitamini içeriyor. Anti bakteriyel ve anti inflamatuar olduğu için, dermatit, gül hastalığı (ne hoş tesadüf!) ve mantar hastalıklarına iyi geliyor. Gül suyunu cam bir şişeye doldurup gün içinde cildinizi nemlendirmek için kullanabilirsiniz. Cildi canlandırıp arındırıyor. Bulgar gülü başta olmak üzere, ülkemizin nadide gülleri de dev kozmetik şirketleri tarafından tercih ediliyor.
Sardunya: Temizleyici ve arındırıcı sardunya çiçeği yağı cilt sağlığı için; akne ve egzama gibi problemlerle mücadelede öneriliyor. Kırışıklıkların görünümünü de azaltıyor.
Kamelya: Çin ve Japonya orijinli Kamelya çiçeğinden Kamelya yağı (Tsubaki Oil) elde ediliyor. Yüksek miktarda oleik asit içeren bu yağ göz kamaştırıcı parlaklıkta saçlar için birebir. A, B, D ve E vitaminleri, polifenol, Omega 9 yağ asitleri ve antioksidanlar içeriyor. Saçları, cildi ve vücudu nemlendirmek için bir şişe edinmenizi tavsiye ediyoruz.
Yasemin: Benzersiz kokusuyla insan üzerinde rahatlatıcı ve canlandırıcı etkisi var. Özellikle kış ayları için önerilir zira soğuktan etkilenmiş kuru ve hassas cildi yatıştırıyor. Yine ciltteki akne ve yara izleri üzerinde kullanabilir. Fondöteninize bir iki damla katarak kullanın veya nemlendiriciden önce masajla cilde yedirin.