Havalar soğudu, günler kısaldı. Evlerimizde artık daha çok vakit geçiriyoruz. Evde enerji israfından nasıl kaçınmalı, gözden kaçan israf kaynakları neler?
Her geçen yıl iklim dengesi daha da bozuluyor. Normalden çok daha sıcak bir Eylül ve Ekim’in ardından Kasım’la birlikte mevsim normallerine geldik ancak bu dönüşüm son derece ani yaşandı. Sonbaharı yaşayamadan bir anda kışla karşılaştık. Havanın geç ve ani soğuması kısalan günlerin, daha erken kararan havanın, azalan güneşin üzerimizdeki etkisini de daha keskin hissettirdi.
Günler kısalıp havalar soğudukça içeride geçirdiğimiz vakit de artıyor. Bununla birlikte elektrikli eşyalarla daha çok zaman geçirmeye, ışıkları daha uzun süre yakmaya, evi biraz daha ısıtmaya yöneliyoruz.
Ekim sonunda çok sayıda ülke, saatleri geri aldı. Türkiye’de ise bu uygulamadan yaklaşık 10 yıldır yararlanmıyoruz. Yaz ve kış saati uygulamasının enerji tasarrufu ve insanları yazın dışarı çıkmaya teşvik etmek üzerinde ne kadar etkin olduğu hem kaldırıldığı hem devam ettiği yerlerde hararetli bir tartışma konusu.
Yaz ve kış saati uygulaması enerji tasarrufu sağlıyor mu?
Yaz saati uygulaması 19. yüzyılda ilk ortaya çıktığında akşam saatlerinde güneş ışığından yararlanılan saatleri artırarak enerjiden tasarruf etmenin bir yöntemi olarak öne sürülmüş. Modern çağda ise bir faydası olup olmadığı uzun yıllardır bir tartışma konusu. Bu faydanın ölçülebilirliği bile tartışmaya açık, ancak günümüzde herhangi bir tasarruf sağladığına dair yeterince güvenilir ve tutarlı veri yok. Bunun sebebi yaz saati uygulamasıyla kullanımının azaltılması hedeflenen yapay ışık için gerekli enerjinin günümüzde neredeyse her evde bulunan eşyaların kullandığı enerjiyle kıyasla göz ardı edilebilir olması.
Saatleri ileri ve geri almanın tasarrufa etkisinin yanı sıra vücutlarımıza ve sağlığımıza etkisi de gündemde. Birçok uyku uzmanının görüşü yaz saati uygulamasının sonlandırılması ve yıl boyu, sabit şekilde kış saati, yani standart saatin kullanılması yönünde. Bu görüşlerinin arkasında vücudun günlük ritmi yatıyor. Özellikle yılda iki kere olan değişimlerin hemen ardından birçok insanın uyku ile ilgili çeşitli problemler yaşadığını, bu problemlerin trafik ve iş güvenliği gibi görünürde ilgisiz alanlardaki tehlikeleri de artırdığını gösteren araştırmalar mevcut. Ancak riskler bununla sınırlı değil. Asıl problem gün doğumunun geç olduğu kış aylarında vücudumuzun günlük ritminin kaymasıyla ilintili. Uyku başta olmak üzere vücudumuzun günlük işleyişinde güneş ışığı ve karanlığın rolü çok büyük. Günlük hayat düzeni saatlere göre şekillendirilirken vücudumuz daha ziyade ışığa ve kendi iç dengelerine riayet ediyor. Bu yüzden saatlerin yapay bir şekilde ileri veya geri alınması bu düzenle örtüşmediğinden bünyelerimizde bir dengesizliğe neden oluyor.
Türkiye’de yaz ve kış saati uygulaması birkaç yıl önce sona erdi ama kışın güneşin geç doğması sebebiyle birçok kişi hâlâ şikayetçi. Ancak gün doğumunun geç olmasının sebebi yalnızca uygulamanın kalkması değil. Türkiye’de kış saati olarak GMT+2, yaz saati için ise GMT+3 uygulanıyordu. Yani yazın saatlerin ileri alınması, daha doğuda kalan saat dilimine tabi olmak demekti. Günümüzde ise sabit şekilde eski yaz saatini, yani doğuyu baz alan saat dilimini kullanıyoruz. Bu da ülkenin batı kesiminde güneşin daha geç doğması ve vücutlarımızın güne daha zor uyum sağlaması anlamına geliyor.
Bu tartışmalara rağmen güneş bakımından şanslı coğrafyalardan olduğumuz söylenebilir. Güneşin etrafı yalnızca birkaç saatliğine aydınlattığı kuzey ülkelerinde karanlıkla baş etmek için çeşitli yollardan yararlanılması gerekiyor, örneğin kar! Özellikle yeni yağmış karın yansıtıcı olması, sınırlı olan güneş ışığını bol gibi hissettirebiliyor veya karanlıkta yapay aydınlatmanın gücünü artırabiliyor. Bu da aydınlatmanın daha amaçlı ve tasarlanmış şekilde yapılmasına, ışığın verimli ve bilinçli kullanılmasına yol açıyor. Bir de aydınlatma tasarımını uç noktalara taşıyanlar var: İtalya’da Viganella ve Norveç’te Rjukan köyleri. Dağların arasında gömülü olduklarından kışın direkt gün ışığı alamayan bu köyler, güneş gören yamaçlara konuşlandırdıkları dev aynalarla aydınlanıyor!
Peki nasıl tasarruf?
Elektrik kullanımı
- Fatura ve enerji okuryazarlığı. Her ay mail’inize veya eve gelen faturaların üzerinde toplam tutar ve son ödeme tarihi dışında birçok bilgi alt alta sıralı. Bunların ne anlama geldiğini bilmek hem tüketim alışkanlıklarınızı hem de nasıl ücretlendirildiğinizi anlamak için önemli. Örneğin faturadaki “Puant (Endeks)” satırı enerji tüketiminin en fazla olduğu ve bu yüzden en yüksek kademeden ücretlendirildiği saatler arasındaki tüketiminizi gösteriyor. Günün farklı saat dilimlerindeki tüketimin farklı fiyatlarla ücretlendirilmesine “çok zamanlı tarife” adı veriliyor. Puant diliminde talep fazla olup üretim tesislerine daha fazla yük bindiğinden ve elektrik ücreti yüksek olduğundan bu saatlerdeki enerji kullanımını minimuma çekmeye çalışabilirsiniz.
- Kapalı olsalar bile enerji emen “vampir” cihazları her zaman fişten çekin. Tüm cihazlar fişe takılıyken bir miktar enerji kullanıyor, CK Enerji Boğaziçi Elektrik’e göre bu oran açık olduklarındaki kullanımın %10’u kadar. Yani normalde daha çok enerji kullanan aletler beklemedeyken de çok enerji yiyor. Örneğin televizyon, masaüstü bilgisayar, mikrodalga, hoparlör setleri, şarjda kalan bilgisayar, telefon gibi cihazların fişlerini gözden geçirin.
Isıtma
- Bakım, bakım, bakım. Kombi ve peteklerin doğru çalıştığından emin olmadan başka yollarla tasarruftan söz etmek mümkün değil. Kombi düzenli olarak bakımı yapılması gereken bir cihaz. Yılda bir kombi bakımı, birkaç yılda bir ise petek bakımı ve temizliği yapılması önemli.
- Kombiler sabit sıcaklıkta daha iyi çalışırlar. Bazen hızlıca ısınmak istediğimizde ilk refleksimiz sıcaklığı yükseltmek yönünde olsa da bu aslında ortamı daha hızlı ısıtmaz, ayrıca kombinin gereksiz enerji kullanmasına neden olur. Kombiyi soğuk aylarda az çok aynı sıcaklıkta tutmak, geceleri çok az düşürmek, yalnızca ev uzun süreliğine terk ediliyorsa kapatmak gerek.
- Peteklerin nefes almasına izin verin. Kombinizi verimli kullanmanıza rağmen içerisi yeterince ısınmıyorsa kalorifer peteklerinizin önü eşyalarla kapalı olduğundan ısı yeterince yayılamıyor olabilir.
- Mantolama ve yalıtım her bina için şart. Bunlar olmadan ısınmada bir tasarruftan söz etmek mümkün değil. Hele çatı katında oturuyorsanız çatı yalıtımının doğru yapılmış olması ve çok eski olmaması son derece elzem.
Su
- Mevsimlerle ihtiyaçları değişen yalnızca biz değiliz. Evdeki bitkiler kışın daha az ışık görmeye başladıklarından su ihtiyaçları da azalıyor. Meyve sebzeleri yıkarken kullandığınız suları dökmeyin ve biriktirin. Bitkilerin toprakları kuruduğunda onları bu yıkama suyuyla sulayın. Kurutma makinesinin su haznesinde biriken suyu da aynı şekilde biriktirip kullanın.
- Sıcak su, genelde evin en yüksek enerji tüketimi kalemlerinden. Alınabilecek ilk aksiyon kombideki su sıcaklığını çok yüksek tutmamak. Sıcak su tankında depolanan suyun sıcaklığını olabildiğince koruması da tasarruf için önemli. Bu yüzden kombi, balkon veya bahçe gibi hızlıca soğuyabileceği yerlere kurulmamalı. Ayrıca mümkünse kombi ve sıcak su boruları yalıtılmalı.
- Suyun her zaman tazyikle akması gerekmiyor. Elde bulaşık yıkarken, duşta veya banyoda genelde tazyikli su tercih edilse de bu hem su hem enerji israfı demek. Bu alışkanlığımızı yeniden programlamak, tasarruflu musluk ve duş başlıklarına yönelmek gerek.
- Kışın sıcak suyun verdiği konforun cazibesiyle duşta daha fazla vakit geçirebiliyoruz. Ancak uzun duşlar, dev su israfı kaynakları oldukları gibi suyu ısıtmak için gereken enerjiyi de israf ediyorlar. Duşu kısa tutmak ve suyu neredeyse kaynar sıcaklıkta kullanmamak tasarruf için önemli.
Aydınlatma
- Perdeler fora! Boş yere ışıkları açmamak için de gündüzleri perdeleri mümkün olduğunca açık tutmalı, ayrıca eğer günü evde geçirecekseniz gün ışığı almanın sağlığa ve modunuza faydası da cabası.
- İçeride biri yoksa, oda aydınlık olmamalı. Kullanılmayan ışıkların kapatılması gerektiğini tekrarlamaya gerek yok ancak bunu çok iyi bilsek de göz ardı edebiliyoruz. Hemen geri geleceğimizi düşündüğümüz odaya dönmemiz tahmin edilenden çok daha uzun sürebiliyor veya kapalı kapı ardında ışıklar açık unutulabiliyor. Ayrıca ampulleri, özellikle yüksek watt’lı olanları LED ampullerle değiştirmek de enerji tasarrufu sağlar.
- Sürekli kullanılmayan alanlar için hareket sensörlü ışıklar tavsiye edilse de bu odalardan geçiyorken bazen ışık kullanmıyor da olabilirsiniz. Sensörlü ışık tercihini alışkanlıklarınızı da gözeterek yapmak daha akıllıca.
Ev aletleri
- Hızlıca çalışan cihazlar, bol enerji sarfiyatı demek. Kettle, tost makinesi, ütü, saç düzleştirici, saç kurutma makinesi gibi çabuk ısınan cihazlar hızla, yüksek miktarda enerji tüketir. Bu cihazları olabildiğince kısa süre çalıştırmak, boş yere kullanmamak gerek.
- Çamaşır makinelerinin kullandığı enerjinin çok büyük bir kısmı suyun ısınmasına gidiyor. Çamaşırlarınız çok kirli değilse soğuk suyla yıkamak hem enerji tasarrufu sağlar hem de çamaşırların rengi daha iyi korunur.
- Bakım isteyen tek cihaz kombi değil. Elektrik süpürgeleri toz hazneleri boşaltıldığında daha verimli çalışır. Çamaşır kurutma makinesinin enerji masrafının artmaması için lif haznesi her kullanımdan sonra temizlenmeli. Bulaşık makinesinin filtresi düzenli olarak dikkatlice yıkanmalı.
Alternatifler
- Elektriksiz hobiler edinin. Akşamları saatlerce televizyon izlemek, hatta bazen arkada televizyon açıkken önümüze bir de telefon ve bilgisayar konuşlandırmak yerine vaktimizi bir cihaza ihtiyaç duymadığımız aktivitelerle doldurabiliriz. Kitap okumak, sohbet etmek, yazmak, çizmek, dikmek, yani ellerimizle çalışmak bunlardan yalnızca bazıları.
- Her ihtiyacınızı internetten karşılamaya çalışmayın. Bazen küçük maddi tasarruflar için kolayca mahallemizde bulabileceğimiz günlük ihtiyaçları bile internetten satın alıyoruz. Bu kişisel karbon salımımızı çok artıran bir alışkanlık. Eğer bunu yaparken şehir dışından bir küçük üretici desteklemeyi hedefliyorsanız ve kargo her türlü kullanılacaksa toplu sipariş vermekte, yanınıza birilerini bulmakta fayda var.
- Pilli cihazlar için kullan at yerine şarj edilebilir pillere geçin. Çöpe giden pillerin çevre için ne kadar sakıncalı bir atık olduğunu biliyoruz ama ayrıca enerji israfına da yol açıyorlar.