Kendi yiyeceğimizi yetiştirmek bizi güçlü hissettiriyor. Bir kez deneyimlendiğinde bırakması zor. Pandemi dönemiyle birlikte bahçede, balkonda hatta evin içerisinde birçok şey yetiştirir olduk.
Konvansiyonel tarım gerçekleri ile ilgili bilinç arttıkça, yerel ve organik ürünlere olan talep artıyor. Ancak bugün insanlar sadece yiyeceklerinin nereden geldiğini bilmekle yetinmiyor, aynı zamanda üretiminde söz sahibi olmak istiyorlar. Ağaç veya tarla sahiplenebildiğiniz alanlar, şehir bahçeleri, balkon bahçeciliği derken farklı alanlarda ürün yetiştirmek gündemde.
Bahçecilik, çok küçük ölçekte dahi olsa ihtiyacınızı karşılamanın yanı sıra, üreticinin de halinden anlamak için değerli bir deneyim. Bir bitkinin büyümesinden mahsul vermesine kadar olan süreç insanın doğayla olan yaralanmış ve kopmuş ilişkisini iyileştiriyor.
Doğru yer doğru zaman
Bahçecilikte başarı, doğru bitkiyi doğru zamanda doğru yere ekmekle ilgili. Yaşadığınız şehrin iklimine hâkim olmak, evinizin güneş alan yerlerini tespit etmek, balkonunuzun daha az rüzgâr alan köşesini bilmek ile başlıyor yolculuk. Bitkinin yerini sevip sevmemesi kavramı buradan geliyor. Örneğin evin bir yerinde kuruyabilen bitki, başka yerinde coşabiliyor.
Bahçenize ekim yapacaksanız ise iklim ve mevsimler çok daha fazla önem taşıyor. Örneğin mayıs ayında olduğumuz bugünlerde biber, domates, salatalık, çilek ekmenin tam zamanı. Ayrıca bahçenin kendi mikro iklimine göre ekim yapmak gerekiyor. Başarının anahtarı ise kesinlikle bolca deneme yanılma, gözlem ve her hasattan öğrenmekten geçiyor.
Eğer bahçenizde üretim yapıyorsanız ilk ve son don, ekim dönemlerinizi belirleyen önemli zamanlar. Soğuk mevsim mahsullerinin ekimi genellikle yaz sonunda ve sonbaharın başlarında yapılır. Ilık mevsim mahsulleri tipik olarak son dondan yaklaşık altı hafta sonra ekilir, yaz aylarında gelişir ve sonbaharda ilk donla birlikte kurumaya başlar.
Eğer evinizin içerisinde veya balkonunuzda ekim yapıyorsanız kontrolünüzde olan faktörler artıyor. İhtiyaca göre saksınızın yerini değiştirebiliyor, suyunu ayarlayabiliyorsunuz.
Yaşayan toprak
Bahçecilikle uğraşanlar topraklarının sağlığını iyileştirmek için çalışır. Canlı bir toprak aynı bizim gibi gıdaya, suya, havaya ve korunmaya ihtiyaç duyar. Dengeli bir toprakta kökler toprağa girmek için çok fazla savaşmaz, bunun yerine enerjilerini büyümeye verebilirler. Kökleriniz ne kadar büyükse, bitkiniz o kadar sağlıklı olur. Denge için topraktaki kil, kum ve silt oranları dikkate alınır. Canlı bir toprak içerdiği minerallerin çoğunu tutar ancak en çok ihtiyaç duyduğu azot azalabilir. Bunun için özellikle azotu havadan toprağa taşıma özelliği olan baklagiller işe yarar.
Ekim yapmadan önce toprağı hazırlamak, öncelikle bahçedeki bütün yabani otları ve bitki kalıntılarını temizlemek gerekiyor. Aynı zamanda toprağın özelliğini, dengesini anlamak için toprak analizi yapmak iyi fikir. Bunun için toprağı avucunuzda sıkın, eğer dağılıyorsa kumlu toprak, yapışıyorsa killi toprak demektir. Bu ikisinin arası dengeli toprak anlamına gelir.
Toprağa ihtiyacı olan besini organik gübrelerle, kompostla vermek sadece toprağı bitkiler için güçlendirmekle kalmaz. Aynı zamanda içinde yaşayan organizmalara besin sağlar, solucan gibi faydalı toprak canlıları artar, bitkileri hastalık ve zararlılara karşı korur. Topraktaki aktivite arttıkça bitkiler de daha sağlıklı büyür.
Ne ekmeli?
Hangi sebzeleri seviyorsunuz? Neyin ekileceğine karar verirken belki de en önemli kriter bu. Ancak yaşadığınız yer, bahçecilik yapmayı düşündüğünüz alanın büyüklüğü, bu iş için ne kadar zaman ayırabileceğiniz gibi konuları da düşünmek gerekiyor.
İşe her zaman elinizin altında bulunması keyifli olacak, hızlı bozulabilen aromatik otlar ile başlamak doğru olabilir. Hem yetiştirmesi kolaydır hem de neredeyse diktiğiniz an itibariyle toplamaya başlayabilirsiniz. Fesleğen, kişniş, nane, biberiye, adaçayı, kekik, lavanta, tarhun, nane ve rezene gibi bitkilerin elinizin altında olmasının yemeklerinizde çarpıcı bir fark yaratacağı kesin. Yeşil yapraklı bitkiler ise yetiştirmesi en kolay ikinci kategori sayılabilir. Salataya renk ve tat katan roka, tere gibi otları yetiştirmeyi deneyebilirsiniz.
Sınırlarınızı biraz daha zorlamak isterseniz bakliyat yetiştirmeyi deneyebilirsiniz. Yeşillikler ve otlar gibi, baklagiller de minimum çabayla kuvvetli bir şekilde büyür. Çoğu fasulye ve bezelye kısa bir asmada büyür ve büyümelerini çıta, ip gibi malzemelerle desteklemeniz gerekir.
Bahçecilik deyince ilk akla gelen domates, salatalık ve biber olabilir. Tabii ki bunları evde, balkonunuzda veya bahçenizde yetiştirmek mümkün. Domatesin su ihtiyacını anlamak biraz zaman alabilir ama salatalık ve biber için kolları sıvamamanız için hiçbir neden yok.
Nereden başlamalı?
Bu işte yeniyseniz fide ile başlamak işinizi kolaylaştırabilir. Özellikle güvendiğiniz bir üreticiden fide alabiliyorsanız, ilk denemenizde başarı ihtimaliniz artar. Bir de üretmek istediğiniz bitkinin yaşam döngüsünü göz önünde bulundurarak karar verebilirsiniz. Eğer bir seneden fazla yaşan döngüsü olan bir bitki ile başlayacaksanız fide, bir yıllık yaşam döngüsü olan bir bitki için ise tohum tercih edebilirsiniz. Tohumdan fide yapma ise bahçecilik yolculuğunuzda mutlaka edineceğiniz bir tecrübe olacaktır.
Sulama konusu ise belki en çok gözlem, deneyim ve araştırma gerektiren konu. Her bitkinin su ihtiyacı farklı. Fidelerinizi diktiğiniz ilk hafta toprağın nemli kalması önemli. Ancak ihtiyaçtan fazla sulamamak gerekiyor. Dolayısıyla bu süreçte yeniyseniz altı delikli saksılar tercih edebilirsiniz. Sulamayı sabahın erken saatlerinde veya akşamüstü yapmakta yarar var.
Neden başlamalı?
Kendi yetiştirdiğiniz, dalından koparıp mutfağa getirdiğiniz domatesten daha lezzetli bir şey olabilir mi? Büyüdüğüne tanık olmak, emek vermek, emeğinin karşılığını almak bahçeciliğe başlamak için son derece keyifli sebepler. Ayrıca elbette yediğinizin tohumunu, toprağını, nasıl yetiştiğini bilmek de işin başka artıları.
Bunların yanı sıra bahçeciliğin hem doğa hem de insan sağlığı üzerindeki etkileri de var. Kendi yetiştirdiğiniz ürün uzun yol yapmaz, beklemez, boşuna paketlenmez, dolayısıyla karbon ayak izi olabildiğince azdır. Ayrıca bahçecilik, doğadaki canlılara, özellikle polen taşıcılara doğal yaşam alanı sağlar.
Bizim üzerimizdeki etkileri de tartışılmaz. Toprakla uğraşmak stresi azaltır, hareket etmemizi sağlar. Ayrıca uzmanlar kalp ve şeker hastalığını, obeziteyi önlemeye yaradığını da savunuyorlar. Bahçecilik aynı zamanda çocuklara da okulda öğrendikleri birçok kavramı uygulayarak öğrenme alanı tanır. Ve tabii yediklerinin arkasındaki doğal sürece tanık olmalarını, hatta dahil olmalarını sağlar.
Dikey tarım nedir?
Bir de son yıllarda giderek daha çok konuşulan dikey tarım konusu var. Dikey tarım, tarımın geleceğini kökten değiştirmeyi amaçlayan bir yöntem. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 55’i şehirlerde yaşıyor. Bu sayının 2050 yılına kadar yüzde 68’e çıkması bekleniyor. Gıda talebinin karşılanması için dikey tarım ve kentsel bahçecilik, sürdürülebilir üretim için iki yöntem.
Columbia Üniversitesi’ne göre Dikey tarım, geleneksel tarıma kıyasla yüzde 70 ila 95 daha az su ve yüzde 90’ın üzerinde daha az arazi kullanıyor. Ancak şu ana kadar tüm bitki türleri dikey çiftliklerde yetiştirilemedi. Farklı sebze ve meyve türlerini yetiştirebilmek için hala denemelere ihtiyaç var. Dikey tarım, üç temel taş üzerine kurulmuş teknolojik bir sistem. Meyve, sebze ve yeşillik üretimi metrekare başına maksimum üretim için çok katlı bir sera kompleksinde yapılıyor. Işık, özellikle led lambalarla sağlanıyor, güneş ışığı ile destekleniyor. Dikim için toprak kullanılmıyor, bunun yerine su dolu veya aerosollü kaplar kullanılıyor.
Dünyada farklı ülkelerde farklı uygulamalara rastlayabiliyoruz. Hollanda’daki “Brightbox” test tesisinde bir süredir taze marul ve sebzeler LED ışığın yardımıyla büyüyor. Burada aydınlatma konseptlerinin lezzet ve kalite üzerindeki etkisi inceleniyor. Singapur’daki “Gökyüzü Yeşilleri”, Çin lahanası, marul ve ıspanağın güneş ile yetişebileceği 9 metre yüksekliğindeki raflardan oluşuyor. Bir başka örnek ise ABD’nin Wyoming eyaletindeki küçük Jackson Hole kasabasında geleneksel tarımın zor olduğu 1.900 metre yükseklikte uygulanıyor. Üç kata bölünmüş yaklaşık 1.700 metrekarelik alanda sebzeler ve otlar güneş ışığı ile büyüyor.
Kendi yiyeceklerini evinde üretmek isteyenler için ev tipi dikey tarım uygulamaları da giderek artıyor. Hatta nesnelerin interneti ile bitkileri evde olmasanız bile takip edebiliyor, su ve ışık döngüsünü ayarlayabiliyorsunuz.