Bu yazıyı 1 dakika 40 saniyede okuyabilirsiniz.
Şimdi kozmetiğin “vicdanlısı” makbul. Yani cildimizi sevdiği kadar, çevreyi de seveni; havayı mis gibi berrak, toprağı bereketli tutanı. Tahribata yol açmayanı, sürdürülebilir olanı. Ne var ki yüksek yaşam kalitesine sahip olmak için ihtiyaç duyduğumuz her şey, direkt ve dolaylı olarak doğal çevremizle bağlantılı.
Sürdürülebilirlik, insanların ve doğanın harmoni içinde var olabilmesini sağlıyor. Gelecek nesiller için de ihtiyaç duyduğumuz doğal kaynakların zenginliğini, sürdürülebilirliğini sağlamaktan geçiyor. Doğal olanı tüketmenin yanı sıra; bir ürünün, sıfırdan üretime kadar geçirdiği her aşama hakkında bilgi sahibi olmalı ve çevre üzerinde en az etki bırakanı tercih etmeliyiz. “Moda Sürdürülebilir mi?” adlı önceki yazımızda da paylaştığımız üzere, sürdürülebilirlik adına mikro ve makro anlamda hepimizin üzerine düşen bazı görevler var.
Kozmetik üreticileri, sesimizi duyun!
- Kaynak bulma aşamasından üretim, ambalajlama ve satışa kadar tüm etapları en verimli, etkili ve az israfla tamamlamaya gayret edin.
- Fabrikalarınızda güneş enerjisiyle çalışan güç panelleri kullanmaya başlayın.
- Ürün içeriklerini mümkün olduğu kadar kendi çiftliklerinizde yetiştirin.
- Fabrikada kullanılan suları geri dönüştürerek, tarlaları sulamak için değerlendirin.
Tüketici olarak ne satın aldığımız da büyük önem taşıyor çünkü firmalar, strateji geliştirirken biz tüketicilerin satış davranışlarını temel alıyor.
Tüketici olarak neler yapmalıyız?
- Ürün etiketlerini okumayı öğrenmeliyiz. İçeriklerin çevre üzerindeki etkilerini daha iyi kavrarsak, etik markalara yönelmek daha kolay olacaktır. Etikette görmek istediğimiz, “masum” içerikler. Örnek verecek olursak; şampuan, sabun, bakım kremi gibi ürünlerde rastladığımız palmiye yağı ormanların tahribatına yol açıyor. Bunun doğal sonucu olarak da birçok hayvan türü yok oluyor. Yani masum bir içerik olduğu söylenemez.
- Organik içeriklerle formüle edilmiş ve hayvanlar üzerinde denenmemiş, vegan ürünler kullanmalıyız.
- Bazı markalar, bitmiş ürünlerin ambalajlarını geri dönüşüm için kabul ediyor. Kimiyse allık, pudra, krem fondöten gibi ürünlerin ambalajsız yedeklerini satıyor. Tekrar doldurulabilir ürünlerden satın alarak tasarruf etmiş de olursunuz.
- Kullanmadığımız; tarihi geçmiş veya bozulmuş kozmetik ürünlerini elden çıkarırken ihtiyatlı davranın. Yağ bazlı bir ürünü lavaboya akıtmak acaba ne kadar doğru?
- Su katılarak kullanılır hale getirilen, toz formatındaki aktif kozmetik ürünlerini tercih edebiliriz. Likit olmayan ürünlerin raf ömrü daha uzun oluyor. Ayrıca nakliye ücreti de daha düşük oluyor.
- Şık bulduğunuz ürün ambalajlarının içlerine çiçek veya kaktüs dikin. Çöpe atmak istemediğiniz dekoratif ambalaj ve kutularla başka neler yapabileceğinizi hayal edin.