Bu yazıyı 2 dakikada okuyabilirsiniz.
Son yıllarda sürekli karşımıza çıkan kolajen nedir, ne değildir…
Netherlands Interdisciplinary Demographic Institut, 2070 yılında insan ömrünün 125 yıla çıkacağını söylüyor. 1980-1990 yılları arasında 35 orta yaş, 60 yaşlılık yaşı iken, bugünlerde 50’li yaşları orta yaş olarak algılıyoruz.
Ömürlerin uzaması güzel ama yaşlanmayı durdurmanın da bir formülü olması gerek diye düşünerek arayışlara başlıyoruz. Kendimizi genç hissettiğimiz için genç görünmemizi vadeden tüm çözümlere sarılıyoruz.
14-16 Mayıs tarihleri arasında Cenevre’de VitaFoods fuarına katıldım. Fonksiyonel gıda üzerine yoğunlaşmış olan bu fuarda beklentim probiyotik ve bitkisel protein eklenmiş gıdaları incelemekti. Fakat fuarın yarısı son dönemlerin popüler koltuğunu kapan kolajen ile üretilmiş gıdalarla doluydu.
Kolajenin kozmetik ürünlerinin içerisinde olmasına alışkınız fakat granola barların, çikolataların, sakızların içerisine girmiş olması yeni bir gelişme.
Innova Market Insights’a göre 2017-2018 arasında Amerika’da toplamda 281 adet kolajen içeren gıda ürünü piyasaya çıkarılmış. Jennifer Aniston’ın sabahları kolajen dolu bir kahvaltı etmesinin cildini parlattığını açıklaması da kolajen içeren gıda ürünlerinin satışını arttırmış.
Peki kolajen nedir ve gıda içerisine eklenmiş hali gerçekten ne kadar etkilidir?
Kolajen, insan vücudunun içerisindeki proteinin üçte birini oluşturur ve yaşla beraber azalır. Gıda takviyelerinde ve atıştırmalık ürünlerde gördüğümüz ve içerik olan kullanılan kolajen ise genellikle balıkların ve büyükbaş hayvanların kemiklerinden alınan dokuların belli enzimlerle birleşerek kurutulduktan sonra insan vücudu tarafından kullanımını kolaylaştıran peptidler haline getirilmiş ürüne deniyor.
14 Mayıs’ta Wall Street Journal’da okuduğum bir makalede karşıma çıkan bilgiler ise kolajenin içerik olarak etkisi ile alakalı çalışmalar olduğunu fakat gıda ve içecekler içerisinde kullanılmış halinin üzerinde çok da etkili araştırmalar yapılmadığını anlatıyordu. University of Michigan Medical Center Alternatif Tıp Direktörü Mark Moyad, kolajen içeren gıdaların insan sağlığı üzerindeki etkisini ölçen araştırmaların maksimum 20 kişi üzerinde yapıldığını, genellikle kolajenin hayvanlar üzerinde yapılan test sonuçlarını baz alarak markaların paketleri üzerinde fayda belirttiklerini anlatıyor. Fakat kolajenin diğer içeriklerle birleştiğinde etkisinin aynı şekilde kalıp kalmadığını şimdilik bilemiyoruz. Kolajenli gıda ürünleri çıkaran markalar ise tüketicilerden aldıkları tepkilerin oldukça olumlu olduğunu belirtiyorlar.
Primal Kitchen isimli Amerika menşeili yenilikçi bar firması kolajen eklediği barları dokuları iyileştirme faydası ile öne çıkarıyor. Fuarda yakında piyasaya sürülmesi planlanan sakızlar, çikolatalar ve protein barlar ise cildi güzelleştirme, kırışıklıkları önleme gibi ek faydalar eklenmiş gıda ürünleri olarak piyasaya sürülecekler.
Görünen o ki kolajen içeren gıda takviyelere ve fonksiyonel gıdalara daha çok rastlıyor olacağız. Kendimizi iyi hissedeceksek bu tip ürünleri denemekte bir zarar yok ama aklımızda olması gereken, kolajenin üretildiği hayvanların sağlığını kontrol eden testlerin yapılıp yapılmadığını kontrol etmek. Arada da ilaçsız yetiştirildiğini bildiğimiz hayvanların kemiklerini alıp kendimize ilikli kemik suyu, ya da güzel bir balık suyu hazırlayıp işlemden geçirilmemiş en güzel kolajeni vücudumuza almak…
Tuğçe Ergun
Ekonomi ve girişimcilik okuyan ve daha sonra bu alanlarda çalışan Tuğçe Ergun, yaşadığı bir rahatsızlık sonucunda beslenme ve sağlık arasındaki ilişkiyi araştırmaya başladı. Cornell Üniversitesi’nden bitki bazlı beslenme üzerine eğitim aldıktan sonra OCHI adlı sağlıklı atıştırmalık markasını kurdu (@ochifood). Gıdanın ve doğanın iyileştirici gücü ile ilgili ilham almaya ve vermeye devam ediyor.