ARÇELİK KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI VE İŞLENMESİ MÜŞTERİ AYDINLATMA METNİ

Kapat X
Gelecek

Ruhun Doysun | Gelecek: Sadık Ramazan Yılmaz ile Sanatın Geleceği Üzerine

BASE’in geçen yıl düzenlenen sergisinde, atıkları dönüştürdüğü eserlerle dikkatimizi çekmişti Sadık Ramazan Yılmaz. Çocukluğundan beri dünyanın atık sorununu dert edinen ve bu soruna farkındalık yaratmak için sanat yolunu kullanan Yılmaz’la Ruhun Doysun: Gelecek serimize devam ediyoruz. Bir kömür madenine inip orada çalışan işçilerle tanışınca elektrik tüketimini tamamen değiştiren, büyüdüğü Kıbrıs’ın atık sorununu henüz 11 yaşında çizdiği resimlerle anlatan, şimdi ise sadece hurdaya çıkan eşyaları sanat eserine dönüştüren Yılmaz’la tüketim alışkanlıklarımızı, çocukları sanata ve atık konusuna duyarlı yetiştirmeyi ve geleceği sanatla nasıl değiştirebileceğimizi konuştuk.

Kendinizi sanat yoluyla ifade etmeye nasıl başladınız? Neler anlatmak istiyorsunuz?

Kendimi sanat ile ifade etmeye çalıştığımda dokuz yaşımdaydım ve başlarda ailem haricinde etrafımda kimse anlamazken beni keşfeden hocam ressam, Emin Çizenel olmuştu. Beni bir kreşe götürüyorlar. Kıbrıs’ın en ünlü sanatçılarından biri Emin Çizenel’in bir öğrencisi benim resim derslerinde yaptığım soyut boyamaları çok beğeniyor ve birkaç tanesini alıp Emin Çizenel’e götürüyor. Emin Çizenel de çocuğu bana getirin diyor. Beni götürüyorlar ve bana ders vermek istemediğini, eğer ders verirse kendi sisteminde ilerleyeceğimi söylüyor. Aradan birkaç yıl geçiyor. Bu sırada ben de evde suluboyalar, çizimler yapmaya devam ediyorum. 9 yaşımda açtığım ilk kişisel sergimde Emin Çizenel hem hocam hem de küratörüm oluyor. Daha sonra tam 10 yaşındayken Doğu Akdeniz Üniversitesi ve Avrupa Birliği’nin atıkla ilgili bir resim yarışmasında birincilik aldım.

Gerçekten çocukluktan itibaren duyarlılık sahibiymişsiniz… 

11 yaşıma geldiğimde Nevzat Metin’le tanıştım. O dönem İstanbul Moda’da bir galerisi vardı. İstanbul’da bir sergi açmak isteyip istemeyeceğimi sordu ve 11 yaşımda ikinci kişisel sergim İstanbul’da açıldı. Sergiye hem yağlı boya hem sulu boya ve yeni yaptığım tuvalleri götürmüştük. Arkasından da orta okulu bitirip güzel sanatlar lisesine girdim.

2010’da Kıbrıs’ta CMC (bakır madeni) atıkları ile ilgili ciddi bir problem vardı. O dönemde bu sorunla ilgili duyduklarım da beni şekillendirdi. Bu süreçte birçok projeye ve yarışmaya katıldım. Aslında her insanın ifade şeklini doğru şekilde anlamaya çalışmak bunu geliştirmesinde de ailenin çok büyük bir rol oynaması ve de yardımcı olabilecek kişilerle yollarının kesişmesi çok büyük bir şans.

Her malzemeden sanat yapılabilir mi?

İnsanlara atık günlük hayatlarında çok normal geliyor. Pandeminin de getirdiği maske ve eldiven atıkları bugün sokaklarda çok rahatsız edici bir hal aldı. Benim işlerimin bu önemli ama görmezden geldiğimiz atık konusunda rahatsız etmesini istiyorum. Atığı başka bir şekilde kullanıyor veya eser ile bir farkındalık katmaya çalışıyorum.

Yaptığınız işlerle amaçladığınız şey nedir? 

Atıkların bambaşka bir şekilde değerlendirebileceğini gösteriyorum. İnsanlık olarak hızlı temin edip basit tüketebileceğimiz şeyleri tercih ediyoruz. Paran varsa geri dönüştürülebilir, pahalı bir şey alırsın yoksa alamazsın mantığından çıkıp, bir malzemenin bambaşka şekilde kullanılabileceğini ve bunun için paraya ihtiyaç olmadığını anlatmaya çalışıyorum.

Evsel atık nesneleri sanat objelerine dönüştürme fikri nasıl oluştu?

Her malzemeden sanat yapılabilir burada sınırları ne kadar kırabiliyorsunuz, ifade biçiminiz, malzemenin rolü ve estetik algınızı sentezleyip insanlara sunabilmeniz önemli. Evsel atık nesnelerin sanat objelerine dönüştürme fikri aslında yüksek lisans ders döneminde tez hocamın da yönlendirmesiyle üstüne yoğunlaşmamla başladı. Çünkü 2009’dan bu yana atık hayatımın her anında atık kitlesel bir problemden çıkıp şahsi bir problemim haline gelmiş bulunmakta. İşlerimde kullandığım nesneler, kullanım süreci, beraberinde geçirdiğim sürede nesneye daha farklı bir fonksiyonel işlev katarak, insanlarla nesne arasındaki ilişki güçlendirmeyi hedefliyorum.

Toplum tarafından bir değeri olmayan atıklara yeni bir kimlik kazandırmak, değer katmak nasıl bir süreç?

Atığı hepimiz biliyoruz, plastiğin dönüştüğünü biliyoruz. Ama bu konuda çok fazla doğru sandığımız yanlışlar var. Mesela plastik bardakların hepsi dönüştürülemiyor. Hiçbir plastik yüzde yüz dönüştürülemiyor. Özellikle Türkiye’de hiç dönüştürülemiyor. Karton atıkları da yüzde yüz dönüştürülemiyor. Çünkü ayrıştırıcı bir tesis yapmak maliyeti ikiye katladığı için tercih edilmiyor. Yeni hammaddeyle üretim yapmak çok daha fazla tercih ediliyor. Geri dönüşümden yüzde yüz ham madde elde edilemediği için elde edilen malzeme de çok fazla işe yaramıyor. Örneğin bakır ne kadar fazla dönüştürülürse dönüştürülsün tekrar hammadde kullanılması gerekiyor.

Dolayısıyla toplum tarafından değerli görülmeyen atıklara yeni bir bakış açısıyla bakmak, değer katmak çok heyecanlı bir süreç. Sürekli keşfettiğim, nesneyi daha yakından tanıdığım ve bir farkındalık hissiyatı ile geçen bir süreç oluyor.

Daha iyi bir gelecek için “sürdürülebilir sanat” ne kadar önemli? Sanat dünyasında değişmesi gereken bir şeyler var mı?

Sürdürülebilir sanat sanıldığından çok daha önemli. Çünkü artık insanlar arkalarında bıraktığı yığınları daha çok görmeye başlayınca tüketim isteklerinin bir nebze körelmeye başlayacağını düşünüyorum. Sanat dünyası her geçen gün gelişen teknoloji ve imkanlara göre şekil alıyor ve gelişiyor. O yüzden değişim her an hayatımızda.

Sanat ile dünyayı değiştirmek, iyileştirmek mümkün mü? Nasıl?

Ben bir proje için Zonguldak’taki Armutçuk madeninin 120 metre aşağısına inmiştim. Orada kömürü çıkaran insanların ciddi anlamda ne kadar zorlandığını gördükten sonra elektrik tüketimiyle ilişkimi gözden geçirdim. Aydınlatma için kullandığımız ampul bile insanların çok ağır şartlarda daha fazla çalışmasına sebep oluyor. Baktığınız zaman Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde otuzu kömür madenlerinden sağlanıyor. Her yıl bu değişiyor. Tüm yaşam alanımı, stüdyomu tüketimi azaltmak üzere kurguluyorum. LED ampuller kullanıyorum. Her sanatçı toplum için dert edindiği sıkıntıyı her an her yerde özgür ve hür bir şekilde paylaştığı sürece dünyayı değiştirmenin ve iyileştirmenin mümkün olduğunu düşünüyorum. Burada Grundig’in de Base’e desteği de bence çok değerli.

Yaşanabilir bir gelecek için sizce sanatçılara bir görev düşüyor mu?

Evet, sanatı yaşanabilir bir gelecek için hayatta tutabilmemiz için çalışmaya devam etmemiz gerekiyor. Her dönemin kendine has bir sanat dili var.  Bugün müsilaj, kirlilik olmasaydı İstanbul’da bu konuyla ilgili projeler yapılmayacaktı. Ancak bu süreçler yaşanmadan biz bu süreci daha ciddi ortaya koyarsak geleceğe daha yaşanabilir bir dünya bırakırız. Bir olay olmadan sanatçılar da halk da taarruza geçmiyor. Olay olmadan, sıfıra düşmeden, başımıza bir şey gelmeden insanlık olarak harekete geçmeyi beceremiyoruz. Bir sanatçı farkındalık yaratıp, iz bırakmak istiyorsa buna sonsuz saygım var. Ben ve birçok arkadaşım bunu yapıyoruz. İsteyen beğensin, isteyen beğenmesin. Ben daha yaşanabilir bir gelecek için çabalayacağım.

Kullandığın malzemeleri asla satın almadığından söz etmiştin? Nedenini açıklayabilir misin?

Eğer sen atığını bile satın alıyorsan tüketim toplumunda sen de bir noktasın demektir. Atığı da artık parayla alıyosun ve atığın da bir arz talep ilişkisi oluşuyor. Benim mantığım, aslında elindeki atık bir milli servet. Kendi milli servetini ne kadar geliştirirsen cebinde o kadar kalıyor.

Atıklara başka bir gözle bakmanın geleceğimize nasıl bir etkisi olabilir?  

Base 2021’de bir atık atölyesi olacak ve oraya asıl gelmesini istediğim kitle çocuklar. Çünkü sen çocuk yaşta bir şeylerle oynarsın, çocuk yaşta bir şeyleri kırarsın. Benim hedefim çocukların bunu deneyimlemesini sağlamak ve başka bir bakış açısı kazandırmak. Her çocuk oyuncağını kırıyor ve içinde ne olduğunu merak ediyor. Eğer sen merak duygusunu geliştirip desteklersen, kullandığın ürünün içerisinde ne olduğunu bilirsen, o bilinçle ürünü kullanmaya başlıyorsun. Benim isteğim tam olarak kullandığımız araçların, objelerin içerisinde ne olduğunu bilelim ve ona göre tüketelim.

Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz? 

Gereksiz tüketimin olmadığı, atık-geri dönüşümün bilincinde olan ve sanatın kayda değer derecede değer gördüğü bir toplumla geleceği hayal ediyorum.

Sizce geleceği değiştirmek için nereden başlamalı? 

En temelden başlayarak insanların nesnelere karşı bakışını ve tüketim alışkanlıklarını gözden geçirmeyi ve satın aldıkları, kullandıkları her şeye daha bilinçli yaklaşabilmelerini aşılamak gerekiyor.

Geleceğe dair umutlu musunuz?  

Geleceğe dair açıkçası umutluyum. Çünkü elimizden geldiğince geleceğimiz için sürekli çalışarak ortak projeler oluşturup bir farkındalık için savaşıyoruz.

 

Size daha iyi hizmet sunabilmek için sitemizde çerezler kullanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerez politikamıza izin vermiş oluyorsunuz.