Bu yazıyı 3 dakika 6 saniyede okuyabilirsiniz.
Binlerce yıllık geçmişi olan şarabın modası olur mu? Şarap uzmanı, eğitmeni, “Şarabın ABC’si” kitabının yazarı Levon Bağış, şarap piyasasını etkileyen akımları yazdı.
“Sadece barbarlar şarabı sulandırmadan içer.” Romalılar böyle derlermiş. Bu kadar kısa ve net!
Evet, Roma’da şaraba su karıştırmak çok ciddi bir modaymış. Artık hayal bile edilemeyen bu moda, Roma’da o kadar yaygınmış ki, bazen şaraba deniz suyu bile kattıkları oluyormuş.
Yine Roma’da, iyi şarabı yalnızca “vatandaşlar” yani seçkinler içebilirmiş. Askerlere ve kölelere ise şarabın tortusundan yapılan alkollü ama lezzet olarak sirkeden hallice şarap içmek düşermiş.
O elitler de şarabı sulandırıp murdar ederlermiş…
Buna benzer modalar hep var oldu. Bir film ya da bir ünlü bütün bir bölgenin ya da bir üzümün kaderini etkileyebiliyor örneğin. Bugün çok popüler olan roze ya da son moda adıyla, “blush”lar da bu şekilde ünlü olanlardan.
Rozelerin ilk popüler oluşu 1950’li yılların sonuna rastlar. Brigitte Bardot’un dünyayı salladığı, St. Tropez plajlarında poz verdiği zamanlarda içilen, bölgenin o zamana kadar sadece oralarda meşhur olan rozeleri böylelikle hızla bütün dünyaya yayılır.
Roze, sonraları sadece ucuz ve harcıalem şaraplar arasında anılsa da, aslında çok yüksek kalitede olabiliyor. Örneğin, Rhône Vadisi’ndeki Tavel adlı minnacık bir kasabada Grenache üzümünden üretilen rozelerin dünyada rakibi pek yok. Ve rozeler ucuz olur diyenlere inat, bu şaraplar çok yüksek meblağlara alıcı bulurlar. Taveller serinletici aperatif olmaktan ziyade, tıpkı tüm iyi rozeler gibi, iyi birer yemek şarabıdır. Hem deniz mahsulleri, hem de Uzakdoğu’nun özellikle tatlı, ekşi soslu yemekleri ile şiir gibi bir uyum yakalarlar.
Rozelerin modası sonraki yıllarda unutulmaya yüz tutmuştu ta ki ’80li yılların sonu, ’90’ların başında “blush” adı altında tekrar sahneye çıkmalarına kadar… Önceleri sadece Amerika piyasasında görülen bu şaraplar sonra Avrupa’ya da yayıldı. Pinot Grigio üzümünden yapılanlar ise özellikle yurdumuzda kelimenin tam anlamıyla patladı.
Kesin bir tanımı yoksa da blushlar ile rozeler arasındaki en önemli fark, blushların biraz daha rahat içimli, düşük alkollü olmasının beklenmesi. “Beklenmesi” diyorum çünkü bunun kesin bir kuralı yok. Daha düşük alkollü ve oldukça iddiasız şaraplar olduklarından içlerine meyve konulması ile beraber bu popülerlik zamanla bir çılgınlık haline geldi.