Ruhun Doysun’da yıllardır gıdaya saygıdan, sürdürülebilirlikten, dünyanın geleceğinden söz ediyoruz. Gelecek teması altında yapacağımız röportaj serimizin ilk konuğu genç iklim aktivisti Selin Gören.
Grundig olarak, Ruhun Doysun hareketimiz aracılığıyla konuştuğumuz herkes, her kavram, bugünden geleceğe baktı hep. Dünyanın geleceğini değiştirmek için yapabileceklerimizi düşündük. Şimdi geleceği konuşmak üzerine bir röportaj serisine başlıyoruz. İlk konuğumuz 20 yaşındaki iklim aktivisti Selin Gören. Türkiye’de Fridays for Future hareketini liseler arasında organize etmekle yola çıkan Selin Gören. 20 Eylül 2019’da İklim Grevi’ni de organize edenler arasındaydı. Bir yangına gagasında birer damla su taşıyan Sinek Kuşu masalından ilham alan Gören’le geleceği, iklim krizini konuştuk…
Nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz?
Çocukların gelecek kaygısı taşımadıkları bir gelecek hayal ediyorum. Onların temiz suya ve gıdaya ulaşabildiği, soluyacak temiz bir havasının olduğu ve doğada özgürce koşup oynayabilecekleri bir gelecek… Böyle bir geleceğe ulaşmamız için doğanın ritmini yeniden keşfetmemiz ve türler arasındaki eşit rolümüzü hatırlamamız gerekli.
Sizce geleceği değiştirmek için nereden başlamalı?
Geleceği değiştirmek için her şeyden önce bir paradigma değişikliği gerekiyor. Sanayi Devrimi’nden bu yana doğru kabul edilen daha çok büyüme, daha çok kazanma, daha çok güç elde etmeye dayalı bireysel sistemin yerine kendi kendine yetebilen, döngüsel ve onarıcı kolektif bir sistemin yeşermesi gelecek için tek umudumuz. Çünkü insanların bitmek bilmez hırsı ve dünyaya hükmetme isteği bizi bugün içinde olduğumuz çevresel ve politik krizlere sürükledi. Sarmaldan çıkmak istiyorsak bu bakış açısını dönüştürmekle başlamalıyız.
Siz ruhunuzu nasıl doyuruyorsunuz?
Benim için ruhumu doyurmanın en etkili yolu okumak, her gün çalıştığım alanlarda yeni şeyler öğrenmek. Bilinçlenmek zaman isteyen bir süreç. Çağlar boyunca medeniyetlerin hep fazlasını istemekten, aşırı tüketmekten çöktüğünü öğrendikçe daha azla yetinmek, takas etmek, yerel üreticileri desteklemek beni çok mutlu etmeye başladı. Elbette benim bilinçlenme yolculuğum devam ederken, bir yandan da iklim aktivistliği vasıtasıyla başka insanları da bu yola çıkmak için teşvik etmek ruhumu doyuran belki de en önemli amaç.
Geleceğe dair umutlu musunuz?
Umutluyum, çünkü umutlu olmaktan başka şansımız yok. Hayal ettiğimiz geleceği inşa etmek hala elimizde. Ama mücadele şart, her hayal mücadele gerektirir zaten.
Size ilham veren kitaplar, filmler hangileri?
Hem hayatımda hem aktivizm yolculuğumda bana hep ilham veren film: Star Wars. İmparatorluğa karşı gelen asiler, jedi’lar ve tabi ki Prenses Leia’nın hikayesi bana hep dünyada iyiliği yaymaya çalışan insanların varlığını hatırlatıyor. Dünyada yanlış giden düzene ve haksızlıklara karşı sesini yükselten her kişi Güç’ün aydınlık tarafında benim için.
Sizi en çok mutlu eden yemek, malzeme hangisi?
Limon! Çaya, çorbaya, suya, salataya… Limonsuz bir hayatı düşünmek güç benim için. Hele bir de marketten alınmış değil dalından koparılmış bulunca çok seviniyorum.
Ne zaman iklim aktivisti olmaya karar verdin? İşe nereden başladın? Bugün neredesin?
Bu, sürecin doğal gelişen bir sonucuydu. İklim aktivisti olacağım diye yola çıkmadım. Biyoçeşitliliğin korkutucu bir hızla yok oluşunu, iklim krizinin daha bugünden sebep olduğu felaketleri gördükçe bu benim için vicdani bir zorunluluk halini aldı. İklim grevleri organize ederek, konferanslarda endişelerimi ve çözüm önerilerimi anlatarak, her gün daha fazla insana ulaşmaya çalışarak işe başladım. Amacım ve yaptıklarım hala aynı; tabii parçası olduğum sosyal girişimler, projeler ve bilimsel çalışmalarla aktivizmimi geliştirmeye çalışıyorum.
Aktivistlik ne demek? Herkes aktivist olabilir mi? Olmalı mı?
Benim için aktivizm öncelikle mevcut düzendeki yanlışlığı fark etmek, sadece bununla kalmayıp değişim için bir aksiyon almak demek. Aktivizm dünyayı daha adil ve yaşanılabilir bir yer haline getirmek amacıyla her konuda yapılabilir. Bu yüzden, evet, aksiyona geçme cesaretini gösteren herkes aktivist olabilir, olmalı. Çünkü bu sistemin içine doğduk diye sistemi mevcut haliyle kabul etmek zorunda değiliz. Yapılacak daha çok iş var. Ve herkes iklim aktivisti olmalı, çünkü dünyanın yüz adet kusursuz iklim aktivistine değil milyonlarca kusurlu iklim aktivistine ihtiyacı var.
İklim adaletini biraz daha detaylı anlatabilir misin?
İklim krizi her insanı etkileyecek ama savunmasız toplulukları daha çok ve daha hızlı. Halbuki iklim krizine en az katkısı olan onlar. Yani her krizde olduğu gibi bu krizin karşısında da erkek ile kadın, varsıl ile yoksul, kent ile kırsal aynı risk grubunda değil. Biz bu yüzden iklim adaleti aynı zamanda bir sosyal adalet meselesidir diyoruz.
Seni bugün dünyanın geleceği ile ilgili en çok endişelendiren ne? Geri dönülmesi mümkün mü?
Grönland buzul kütlesinin erimesi ve permafrostun çözünmesi ile ortaya çıkabilecek geribesleme döngüleri tüm canlılar için belki de kısa vadeli en büyük tehdit. Küresel sıcaklık artışını 2 derece altında tutamamamız sonucunda ortaya çıkması muhtemel bu felaketler zinciri beni çok endişelendiriyor. Karbon emisyonlarını sıfırlayarak, fosil yakıtları yerin altında bırakarak ve yeşil enerjiye dayalı ekonomik modeller benimseyerek bu gidişatı durdurmak ise, evet, mümkün.
Umudunu ve motivasyonunu nasıl koruyorsun?
Sinekkuşu masalının bana öğütlediği gibi her gün elimden gelenin en iyisini yaparak ve elinden gelenin en iyisini yapan insanlardan ilham alarak.
Daha iyi bir gelecek için bugün bir şeyi değiştirebilsen bu ne olurdu?
Karar alıcıların kısa vadeli kazançlar uğruna geleceğimizi yok etmelerinin önüne geçmek isterim. İklim aktivistlerinin geleceğe yön veren önemli politikalarda söz sahibi olduğu bir düzen kuralım isterim.
Yarının bugünden daha güzel olması için işe nereden başlamamız gerekiyor?
Haberlerde gördüğümüz, tanık olduğumuz çevre felaketlerini kanıksamamalıyız ve değişimin mümkün olduğunu kendimize en umutsuz zamanımızda bile hatırlatmalıyız. Başlangıç noktası basit: değişime inanmak ve bu değişimin bir parçası olmayı kafaya koymak.
Son dönemde çıkan yangınlar geleceğe dair hislerini, fikirlerini değiştirdi mi? Sence ne yapmalıyız? Bizlere düşen ne?
Elbette Türkiye’nin 30 farklı bölgesinin eş zamanlı olarak yanmasıyla birlikte eko-kaygıyı kalbimizin en derininde duyduğumuz zamanlardan geçiyoruz. Bu kadar kurak ve sıcak geçen bir yazın gelecek hayatımızın en serin yazı olma ihtimalini düşündüğümde gelecekle ilgili kaygı duymamak elde değil.
Fakat zaten beni aksiyona geçiren, iklim aktivistliğine yönelten şey de hep bu kaygıydı. Gelecekle ilgili bir sürü hayalim var; başarmak, yaşamak, tatmak istediklerim var. Gençler olarak hepimizin var. Hayallerimizi gerçekleştirmenin ön koşulu ise elbette “yanmayan” bir gezegenimizin olması, yaşamın sunduğu ve evrimin başarısını açıklayan bu şahane biyoçeşitliliği kaybetmememiz.
Çıkan yangınlar umudumu kaybetmeme yol açmadı. Aksine yangınların hemen sonrasında basında kitlesel yok oluşların, paleoiklim araştırmalarının, iklim krizine adaptasyonun ilk defa bu kadar yoğun tartışılmaya başlandığını gördükçe “işte bu!” diyorum, hala bir şansımız var. Biz bilimi dinlediğimiz müddetçe hala bu gidişata dur dememiz mümkün. İklim krizi artık kapıda değil, evimizin içine girdi. Görüyoruz, fark ediyoruz, endişe duyuyoruz. Şimdi tek yapmamız gereken bu endişeyi verimli bir yöne kanalize etmek, cesarete dönüştürmek.
Bize düşen iklim krizini basının ve politikacıların gündeminden düşürmemek. Yangın sezonu geçtikten sonra bu yaşadığımız kolektif acıyı unutursak eğer, gelecek senelerde çok daha büyüklerini yaşarız. Her gün hatırlamamız ve hatırlatmamız gerek. Bu yaşadıklarımız bize bir ders olmalı. Hemen yarın iklim eylem planlarının yürürlüğe konması, Paris İklim Anlaşması’nın imzalanması, yeşil enerjiye adil geçiş için kolların sıvanması gerekiyor. Bu krizden çıkışın yol haritalarını bilim insanları sunuyor fakat bu krizi çözmeye karar verecek olan politikacılar. Vatandaşlar olarak bize düşen de bu politik baskıyı arttırmak, iklim grevlerine destek olmak ve verdiğimiz günlük sürdürülebilir kararlar ile şirketleri de yeşil dönüşüme zorlamak. Bir değişim gelecek! O değişim senden, benden, bizden başlayacak. Bir kurtarıcı bekleme devrimiz geçti, hep beraber türümüzü ve dünyayı kurtaracağız.