Bu yazıyı 2 dakika 6 saniyede okuyabilirsiniz.
Aslında hiç de zor değil.
Rakamları duyunca insan altında eziliyor. Dünyada 1 milyar kişi aç, her sene 6 milyon kişi açlıktan hayatını kaybediyor. Halbuki bir yandan da dünya kadar yemek çöpe gidiyor, üretilen gıdanın üçte biri, yaklaşık 1,3 milyar ton yemek çöpte. Yani yeterince yemek, hatta fazlası var ama ziyan oluyor. Gıda israfını önlemek için zincirin her bir halkasında yapılabilecekler var.
Peki bu saçmalığa son vermek için biz evlerde neler yapabiliriz?
Gıda israfını engellemek için hemen bugün bir şeyler yapmak istiyorsak her şeyden önce işe bakış açımızı değiştirerek başlayabiliriz. Bunun için küçük büyük farketmez, ısrardan vazgeçelim. Doyan birine ısrarla daha fazla yemek yedirmeye çalışmak, tabağında bırakmasına davet aslında. Bebekler bile doydukları ânı bilirler.
Psikologlar boş alanlarla sorunumuz olduğunu, dolayısıyla kileri, buzdolabını hep dolu görmek istediğimizi söylüyor. Bundan da vazgeçelim, boş alanı benimseyelim. Gereksiz doldurmak birçok malzemenin çürümesine, bozulmasına sebep oluyor.
En önemlisi de malzemeyle ilişkimizi kuvvetlendirelim. Doğadan koptukça onun nasıl yetiştiğini, arkasındaki emek ve mucizeyi göremez olduk. Yediğimiz sebze meyveden, tahıldan, et, tavuk, balığa kadar çok daha bilinçli olmamız gerektiği bir gerçek.
Birkaç pratik ipucu:
Liste yapın! Alışveriş yapmaya gitmeden önce mutlaka liste yapın. Bu şekilde gereksiz alışverişten, son dakika alımlarından kurtulabilirsiniz. Marketlerde önceden paketlenmiş sebze ve meyvelerden uzak durun. Kısa vadede belki daha hesaplı olabilir ama ziyan olan yemek sonunda daha pahalıya patlıyor.
Önemli olan iç güzellik. Birçok meyve ve sebze görüntülerinden dolayı market raflarına giremiyor. Renkleri, biçimleri ya da boyutları güzellik standartlarına uymuyor ve bu yüzden çöpe gidiyorlar. Dış güzelliğe takılmayın, üretici pazarlarından “çirkin” meyve sebze alın.
Son kullanma tarihine takılmayın. Birçok yiyecek üzerinde yazan son kullanma tarihinden sonra da tüketilebiliyor. Bu tarih genelde üreticinin tayin ettiği, ürünün en iyi olduğu zamanı gösteren bir tarih, bozulma tarihi değil.
Önce gelen önce yenir prensibini edinin. Kilerde ya da buzdolabınızda olan yiyecekleri yenilerini almadan tüketin. Yeni alışveriş yaptıysanız eskiden dolapta olanları ön tarafa alın, hatta ayrı bir rafı sadece bu hemen tüketmeniz gereken ürünlere ayırın. Bozulmadan önce tüketebileceğinizi düşünmüyorsanız, buzluğunuzu kullanın. Bunu eve sipariş ettiğiniz yemeklerden kalan olursa da uygulayabilirsiniz.
Saplara ve köklere sahip çıkın. Malzemenin her tarafını nasıl kullanacağımızı büyüklerimiz iyi bilir. Kalan yemekleri ertesi gün değerlendirmek için ipuçları toplayın. Yine de kalıyorsa çöpe atmak yerine bahçede ya da hatta lavabonun altında kompost yapın. Hâlâ kalıyorsa hayvan barınaklarına verin. Haftada bir günü “atıksız yemek” günü ilan edin. Yepyeni bir yemek yapmaktansa, bozulmakta olan malzemeleri ve kalmış yemekleri kullanın.
Doğru muhafaza edin. Baharat, kuruyemiş, kraker gibi yiyecekleri vakumlu kavanozlarda saklayın. Taze meyve ve sebzeyi buzdolabında doğru yerde koruyun. Konserveleyin. Reçel yapın, salça yapın, turşu kurun.
Kendinizi dinleyin. Unutmayın, doyma sinyallerinin mideden beynimize gitmesi 15-20 dakika sürebiliyor. Tabağınızı doldururken veya restoranda sipariş verirken kendinizi dinleyin.